Eyyam-i Fatimiyye kapsamında düzenlemiş olduğumuz matem programımız Kıymetli Mikail Gürel Hocamızın Kuran-ı Kerim tilavetiyle başladı. Program Bilge Kadın Derneği Başkanı Fatime Onurşan’ın günün anlam ve önemi hakkında yaptığı konuşma ile devam etti:
“Bilge Kadın derneğinin Iğdır ve İstanbul da düzenlediği Hz Fatıma’nın (s.a) şehadet matem merasimlerinin sonuncusunu düzenlemek için bugün burada bir araya geldik.
Dünyanın neresinde olursa olsun, Cennet Kadınlarının Hanımefendisi, Peygamber Efendimizin can parçası Hz. Fatıma’yı (s.a) anan, onun musibetinde gözyaşı döken tüm kardeşlerimden Allah razı olsun
Dünyadaki farklı din ve kıtalarda, anma merasimlerine baktığınızda kadının anıldığı programlar genelde göremezsiniz
Ehlibeyt (a.s) mektebi, bir kadının en üst düzeyde değer bulabileceği en yüce mekteptir
Hz Fatıma’nın (s.a) doğum ve Şehadet günlerine mektebimizin, alimlerimizin, müctehitlerimizin, masum imamlarımızın verdiği önem, aynı zamanda bir kadına verilen değerdir
Bu önem ve değerden olacak ki, bugün Filistinde kadınlar ve mesum çocuklar öldürülürken, Hz. Fatıma (s.a) evlatları ve tabilerinin canlarıyla, mallarıyla, silahlarıyla zalimlerin karşısında durmaları rastlantı değildir
Vahiy evi yakıldığında susanların, Peygamber kızının gece vakti kimseler görmeden defnedilmesinin sorgulamayan sözde müslümanların, bugün de masum anneler öldürülürken susmaları, ölüm sessizliğine bürünmeleri rastlantı değildir.
İşte Hz. Fatıma’yı (s.a) doğum ve Şehadet günlerinde anmak, insanlık onurunu, islami değerleri anmak ve yüceltmektir.
Şunu çok açık belirteyim ki; o gün vahiy evinin yakılmasına izin verilmeseydi, bugün Filistindeki masumların evlerini bu şekilde, herkesin gözü önünde, canlı yayında, yüzsüzce, alçakça yakamazlardı.
Peygamber kızına sahip çıkmayanlar, Filistinli çifçi bir babanın kızına niçin sahip çıksınlar ki
Eyyam-ı Fatimiyye sıradan bir anma, matem programı değil, BİR MEKTEPTİR, onurlu yaşamdır, dinin ruhu ve yaratılış felsefesinin özetidir” dedi
Programımız çok değerli Mikail Gürel Hocamızın konuşma, dua ve mersiyelerinin ardından verilen Hz. Fatime (s.a) ihsanıyla son buldu.